Yine ne zamandır okumak istediğim: Rus klasiği. Rus klasikleri bence neden güzeldir, daha doğrusu bende yarattığı güzel his nedir onu anlatmak istiyorum biraz. Kitabı eleştirmeye kalkacak değilim tabii ki.
Hiç 18 veya 19. yüzyıl Rus resimlerini gördünüz mü? Pastel renkler.. Her zaman doğa içinde, kırlarda bayırlarda veya şehir pazarında insan görüntüleri.. Şık giyimli bastonlu beyefendiler, at arabaları, ayak altında koşuşturan minicik çocuklar, evini mutfağını tertipli tutmaya çalışan kadınlar.. Bazen hüzün uyandırır insanın içinde ama her zaman bir sevgi ortamı vardır. Hatta en sefil hayatlarda bile. Rus edebiyatı da aynen böyle. Çok gıcık diyebileceğimiz Suç ve Ceza'nın Raskolnikov'un bile sevgi yanı çoktur.
Teknolojinin olmadığı, insanların yüzeysel olmadığı ve çok okudukları; tartışma konuşalarının genellikle edebiyat, sanat, şifa ya da tarım teknikleri olduğu zamanlar. Bence çok hoş..
Bu kitap için tek söyleyebileceğim, çok beğendim. "Uuu ağırdır onlar" diye korkulan klasiklerden değil. Çok rahat okunuyor. Ana karakterlerimiz Arkadiy ve babası; Bazarov ve babası ve bir takım kadınlar.. Jenerasyon çatışması, dostluk, biraz aşk ve doğa da ana konuları.
Okuyun, okuşturun :)
..Zaman, bilindiği gibi bazen kuş gibi uçar, bazen de solucan gibi sürünerek geçer. Ama insan en çok zamanın ağır mı, yoksa çabuk mu geçtiğini fark etmediği vakit kendisini iyi hisseder..Sayfa101
..Bazarov: Ben ise düşünüyorum, işte şurada saman yığınının yanında yatıyorum... Vücudumun kapladığı daracık yer, geriye kalan boşluğun, benim bulunmadığım, benimle hiç ilgisi olmayan boşluğun yanında o kadar küçük kalıyor ki! Yaşayabileceğim süre de, benden önce varolan, benden sonra da devam edecek olan sonsuzlukla ölçülünce o kadar önemsiz ki! Buna rağmen, bu atomun, bu matematik noktanın içinde kan dolaşıyor, beyin çalışıyor, istekler doğuyor... Ne saçma! Ne boş şeyler!..Sayfa142
..Feniçka o beyaz elbisesi içinde daha da beyaz, daha da hafif görünüyordu; yanık ten ona yakışmıştı. Korunamadığı sıcaklar yanaklarına, kulaklarına hafif bir kırmızılık veriyordu..Sayfa164
..Sevilen bir varlığın gözlerinde bu gözyaşlarını görmemiş bir insan, bir kimsenin nasıl minnettarlıktan, utancından kendinden geçercesine mutlu olabileceğini bilemez, anlayamaz..Sayfa206