Haziran 15, 2012

Ninni -Chuck Palahniuk

Dili: Türkçe

Chuck Palahniuk denince aklımıza her zamanki gibi "zeki kurgu" geliyor, "absürdite" ve "underground" geliyor. Kitabı Görünmez Canavarlar'la karşılaştırmam gerekirse ekşi bir limonata ortaya çıkacak, o yüzden yapmıyorum. Beklentilerim daha yüksekti. Fikir yine çok ilginç.. İnsanları öldüren büyülü bir ninni var ve anneler çocuklarını falan öldürüyorlar bilmeden. Tabii bir de bizim karakterler var bu büyünün bilincinde olan falan filan..

Kitap sırasında not ettiğim alıntılar vardı yani aralar çoook çoook güzeldi.. Sanırım tepkim sadece ister istemez kurgusu olağanüstü olan diğer kitapla karşılaştırma yaptığımdan kaynaklanıyor. Ama olsun varsın, yine de beğendim.. Size de tavsiye ederim. Görünmez Canavarları henüz okumadıysanız önce bunu okuyun.. En azından ikinci kitapta çıkış yakalamış olursunuz.


..Herkesin hayal gücü köreldiğinde, artık hiç kimse dünya için bir tehdit olmayacak..Sayfa28

..Güç insanı bozar. Ve mutlak güç insanı mutlaka bozar..Sayfa65

..Aslında doğa dediğimiz şey, diyor İstiridye, her geçen gün daha fazlamızın dünyayı öldürmesi..Sayfa116

..Sevdiğiniz insanlara onları öldürmekten daha kötü şeyler yapabilirsiniz..Sayfa129

..Yeteri kadar zaman geçtikten sonra dünyadaki herkes düşmanın olacaktır..Sayfa134

..Pencereden bakan İstiridye "Adem'le Havva'nın eğitilemedikleri için Tanrı'nın bir kenara attığı kuklaları olduğunu düşündün mü hiç?" diyor..Sayfa143

..Helen ayağını çekerken "Ne kadar insan öldürürsem öldüreyim asla yeterli olmayacağını fark ettim," diyor.. İş konuşmayalım diyorum..Sayfa188


Haziran 10, 2012

Toza Sor - John Fante

Dili: Türkçe

Bir gün yazı yazacaksam eğer bu kadar basit kelimelerle akıtmak isterim içimdekileri. Bukowski boşuna dememiş Fante benim Tanrı'm diye..

Arturo Bandini sanırım okuyan herkese tanıdık bir sima olarak hissettiriyor kendini. Taaa ne zaman yazılmış olsa da yıl, ülke demiyor. Aslında 4lü bir seriymiş Arturo Bandini'nin hikayesi. Ben 3.den dalış yapmışım. En kısa zamanda telafisini yapacağım. 

Çok bir şey yazmak istemiyorum açıkçası. Çok beğendim. Yeraltı edebiyatı dediğimiz türü seven sevmeyen herkeslere tavsiyemdir.


..Tam burnuma göre bir geceydi, burunlara şölen, yıldızların kokusu, çiçeklerin kokusu, Bunker Hill'i kaplayan uykuya dalmış tozun kokusu..Sayfa17

..Hayat böyle yaşanmalıydı, gayesizce dolaşarak, bir mola ver ve yola devam, beyaz çizgiyi izle, bir sigara yak ve çölün şaşırtıcı göğünde anlamları ara boşuna..Sayfa145

The Sinner - Tess Gerritsen


Dili: İngilizce


Bir önceki kitap The Apprentice'e göre baya iyi. Tabii ki çerezlik şeyler bunlar, herhangi bir edebi değeri de yok. Biraz zaman olmuştu sevdiğim kan revan okumayalı, iyi oldu açıkçası. Şimdi bu serinin 3. kitabı. 4.yü zaten bir süre önce bilmeden okumuştum: Body Double.

Söylenecek fazla bir şey olmuyor bu kitaplarla ilgili tabii ki. Konusundan kısaca bahsedeyim ama. Kitap bir manastırda iki rahibeye hunharca saldırılmasıyla başlıyor. Birisi ölü diğeri komada.. Olaylar gelişiyor karışıyor. Hindistan'da cüzzamlıların yaşadığı bir köyde yapılan katliama bağlanıyor falan filan. 

Çerezlik işte, oku, iyi vakit geçir ve unut tarzı.

.."Faith requires no proof," she said. "But I do"..Sayfa103

..Men might call them bitches, but she recognize them for what they were: embattled women who'd worked so hard to prove themselves in a man's profession that they actually take on a masculine swagger..Sayfa104

..Noni's jacket was so big on her, she looked like a little Michelin's man, tramping out into the snow..Sayfa171

Haziran 06, 2012

Âmâk-ı Hayal - Filibeli Ahmed Hilmi

Dili: Türkçe

Şimdi ben bu kitabı bitirdim ya.. Aslında doğrusu bu kitap hiç bitmez.. Nasıl tanımlamam gerektiğini bilemedim.. İnsanın hayatında sade ama çook önemli bir fener gibi bir şey! Hayata dikkat ettirecek, yolumuzu pırıl pırıl simli rengarenk yapacak bir kitap. Bütüün o yaşam koçları falan filan gerek yok bence. Bu kitabı okuyun. Öyle bir ruh hali ki, benim kelimelerle aktarmama imkan yok..

Nasıl bir kitap peki ondan bahsedeyim biraz. Şehbenderzade Filibeli Ahmed Efendi 2. Meşrutiyet Dönemi yazarlarındanmış. Galatasaray Liseli'ymiş. Batıcılığa ve materyalizme karşıymış. Şimdi zamane çocukları olarak pek merak etmediğimiz ama kültürümüzün çok değerli kavramı "tasavvuf"u sokacağım burada işin içine ancak bir tanımlama yapmak amacıyla değil.
Bu kitapta bir sürü hikaye var. Şimdi tasavvuf kelimesini kullandım diye dini anlamlar çıkarmayalım. Hikayelerde Buda da, mitoloji de, fantastik kurgular da bilim de aşk da, her şey var! Hikayeleri hayat-hayal çizgisinin hayal kısmına geçen Raci'ye güzelim şiirlerle ney üfleyerek anlatan Aynalı Baba asıl babamız.. Meczup ya da deli değil aksine kamil ve veli insan Aynalı Baba.. Sanırım artık dizinin dibinden hiç ayrılmayacağım adam. Dönüp dönüp hikayelerini dinleyeceğim kişi.

Kitap bitmesin diye kendimi nasıl zorladım anlatamam size.. Elime alıp alıp "hayır daha değil", diye geri bıraktım. Maalesef bitti.. Ama bitmedi yani, bitmez. Eğer okursanız anlayacaksınız söylemek istediğimi.
Herhangi bir alıntı da yapmıyorum çünkü bütün kitabı buraya yazmam gerekir.. Sırf bu kitabı herkes okusun diye kalemimin çok güçlü olmasını isterdim. Güçlü olsaydı da herkesin içinde okumaları gerektiği fikrini uyandırabilseydim.  Şimdilik sadece umuyorum ve Haku'ma teşekkür ediyorum..


Haziran 03, 2012

Uzaktan Aşk - Amin Maalouf

Dili: Türkçe

Efendim bu aslında bir kitap değil bir libretto. Finlandiyalı besteci  Kaija Saariaho'nun bestesi için yazmış Amin Maalouf. Benim çok hoşuma gitti hikayesi. 3 ana karakter var; aslında bir prens olan trubadur (ozan) olan Jaufré Rudel, Gezgin ve Trablus Kontesi Clémence.
Hikayeyi sonuyla beraber buraya özetlemeyi sakıncalı bulmuyorum zaten en başında 5 perdenin birden özeti var.
Ozanımız Jaufré, aşıktır ancak sevdiği kadının kim olduğunu bilmez. Onun özelliklerine güzelliğine şiirler yazar. Bir gün Gezgin ona anlattığı kadını gördüğünü ve onun Clémence olduğunu söyler. Daha sonra Gezgin, Clémence'a onu uzaktan seven ozan Jaufré'den bahseder. Jaufré başta, aşkını Clemence'a söyleyerek Gezgin'in ihanet ettiğini düşünse de ani bir kararla bir gemiye atlar ve sevdiğini görmeye gider. Gel gelelim yol boyunca sinirden stresten hasta düşer. Kontes'in yanına vardığında ölüm döşeğindedir ve Clémence'ın kollarında son nefesini verir.

Hikayeyi niye anlattın biz okuyacaktık demeyin. Bu bir libretto ve önemli olan şiirler ve sahne. Tabii ki operasını izlemek isterim bir gün, bakalım nasıl sahnelemişler diye. Ben çok beğendim, aşağıya da birkaç cümle düşüyorum. Gerçekten uzun zamandır bu tatta bir hikayeye dalmamıştım. (Not: Bir yandan da Amak-ı Hayal okuyorum, orada da böyle hikayeler mevcut ama onu sindire sindire okuyorum, bitirdiğimde koyacağım)

Yani aslında asıl hikaye, birbirini hiç görmemiş iki insanın birbirine olan aşkını, kavuştuklarında (fiziksel dünyada) yaşatamama korkusu. Eğer Jaufré ölüyor olmasaydı Clémence ona yine onu sevdiğini söyler miydi?

..Denizler ötesini düşlüyoruz ikimiz de, ama sizin için denizler ötesi burası, Gezgin, benim içinse orada, uzakta..Sayfa29

..Ozan, yalnızca senin dizelerinin aynasında 
Güzelim ben..Sayfa35

..Uzaktan göğün ışığıdır güneş, ama yaklaşınca bir cehennem ateşi!..Sayfa58