Aralık 23, 2012

Atuan Mezaları - Ursula K. Le Guin

Dili: Türkçe

Efendim bu Yerdeniz kitaplarının ikincisi. Bu kitapta Tenar'ı tanıyoruz. Tenar'ın Ged'le tanışmasını.. Bu kitap fazlasıyla karanlıkta ve yalnızlıkta ve ölümde geçiyor. Bu kadar duru sahnelerdeki sade elemanlar ancak böyle güzel anlatılırdı. Bunu da hemencecik okudum.. 

İlk kitap Gont ve Roke civarında geçerken bu sefer Kargad Diyarını tanıyoruz. Ben kitapların arkasını okumayı sevmiyorum. Kitap bittikten sonra okudum ve şaşırdım.. Ursula Hanım bunun cinsellikle ilgili olduğunu yazmış. Semboller üzerine biraz daha çalışmam gerekiyor belki de ama bir yandan da edebiyatın ve aslında herhangi bir sanat türünün tamamen öznellik üzerine kurulu olduğu gerçeği de var. Sanatçı nasıl ve ne duygularla yaratmış olursa olsun her insanda bambaşka hisler ve düşünceler uyandırabilir diye düşünüyor vee herkese bütün seriyi okyumalarını tavsiye ediyoruum.

Aralık 16, 2012

Yerdeniz Büyücüsü - Ursula K. Le Guin

Dili: Türkçe

Şıpırt diye bitiverdi. Çok iyi çok!! Fantastik kitap sevenler, başka dünyalara seyahati hayal edenlere birebir! Aslında bu 3 kitaplık bir seri olarak yazılmış ama toplamda 5 kitap var. Ayrıca bir de Yerdeniz Öyküleri. Heyecanla takip ediyoruz efendim. Zaten Ursula Teyze'nin kafasından kötü bir yazı çıkması fikri yabancı.. Bu kitapta kahramanımız Ged'in, yani Çevik Atmaca'nın (Sparrow Hawk) çocukluğu anlatılıyor. Hikayeyle ilgili detay falan vermeye hiç niyetim yok. Neresinden alıp özetleyeceğimi bilemem gerçekten. Çok güzel çok!!

Yazar her ne kadar hikayeyi oluştururken özellikle şu şunu simgelesin bu bunu demek istesin dememiş olsa da, inanılmaz öğeler içeriyor. Nitekim kitap üzerine uzun söyleşiler yapan gruplar mevcut. Umarım bir gün ben de katılabilirim. Eminim 207530925 kere "Aaaaaaaaaaaaaaa!" diyeceğim.

Bu arada oğul Miyazaki, Ursula Teyze'yle oturup bunun animesini yapmış. Ben kitapla alakalı olduğunu tam olarak bilmeden onu izlemiş bulundum. Eğer siz de aynı durumdaysanız, korkmayınız kuzum! Beş kitabı birden toplayıp ortaya değişik bir senaryo çıkarmışlar. (Nereden bliyorum? Çünkü bunu yazdığım sırada 4. kitabı yeni bitirmiş durumdayım)

Aralık 13, 2012

Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler - Yalçın Tosun


Dili: Türkçe


Notre Dame de Sion Lisesi bu kitaba ödül vermiş, ben de o vesileyle okudum. Bu bir hikaye kitabı. Hızlı okunan ve oldukça da keyifli bir kitap. Hani mahalle yaşantısının anlatıldığı Süper Baba gibi diziler insanın içini ısıtır ya, onun gibi bir his veriyor insana. Sanki evde sobamız varmış da üstünde kestane cızırdatıyormuşuz gibi.

Kitabın ilginç bir yanı da hikayelerin çoğu kadınların ağzından yazılmış, benim ilgimi çekti, yakın hissettirdi bilemiyorum.. Neyse, lafın kitap gibi kısası: güzel!

Aralık 09, 2012

Kabil - José Saramago

Dil: Türkçe

Kabil diyince kalın K'yla bu. Adem'le Havva'nın oğlu Habil'in kardeşi Kabil.. Hani dinlerdeki yaratılış hikayelerindeki kardeş katili. Aslına bakarsanız yaratılışı okuyoruz bu kitapta. Sodom'dan, Nuh'a, İbrahim'den cennet bahçesine kadar. En önemlisi de Tanrı'yı okuyoruz. Jose Saramago bir ateist ve Portekiz'den bu yüzden sürgün edilmiş. Kitapta Tanrı'yı acımasız gösteriyor ve yerden yere vuruyor. Aslında yazdıkları kimseye yabancı şeyler değil, bütün elemanları kutsal kitaplarda bulabilirsiniz. Nasıl anlatıldığı önemli tabii, ben çok beğendim!

Öte yandan, yazarın çok değişik bir tarzı var. Çevirisinin de bu yüzden başarılı olduğunu düşünüyorum çünkü yazarın orijinal stiline sadık kalınmış. Hiçbir özel isim büyük harfle başlamıyor örneğin, diyaloglarda da konuşma çizgisi veya tırnak yok. Kitabın başında insan biraz zorlanıyor ama hemen alışıyorsunuz. Benim son derece laubali bulduğum Terry Pratchet'ın Good Omens'ı tarzı bir kitap kesinlikle değil. Çok güzel okuyun!

Alıntıları koyamıyorum çünkü daha not edemeden Haku'ya verdim..

Aralık 02, 2012

Bozkırkurdu - Herman Hesse


Dili: Türkçe


Yoğun zamana denk geldiği için okumam biraz uzun sürdü ama belki de iyi oldu. Kendimi avutayım diye demiyorum ama sindire sindire okumuş oldum. Daha önce Timothy Leary'nin kitabı Politics of Ecstasy'de bu kitaba değinildiğinden ötürü aslında başka bir gözle okudum. 

Ne demek bu başka göz? Kitap boyunca Harry'nin ruhunda çıktığımız yolculukların aslında meditasyon veya saf düşünsel bir yolla değil de daha çok bir takım maddelerin etkisinde olduğunu açıkça görmüş oluyoruz. Bence biraz işin kolayına kaçmak olsa da Timothy Leary'den ve Don Juan'ın öğretilerinde de okuduklarımın ışığında, artık aklımın çok karşı çıkamadığı bir durum.

Kitabın konusuyla ilgili aslında öyle anlatılacak bir hikaye yok. Daha çok durum içinde sorgulamalar var. Bir takım olay örgüleri var elbet ama asıl anlatılan ana karakterimiz Harry Haller'in içindeki Harry ve Bozkırkurdu ruhlarıyla ilgili. Başlarda ona göre içindeki bu iki 'ben' çatışırken, daha sonra aslında bir insanın ruhunun bir değil, iki değil belki de yüzlerce ruhtan oluştuğunu görüyoruz. Yazarın bunu anlatma yolları Sihirli Tiyatro'da yaşananlar çok ilginizi çekecektir. 

Kitabın genel olarak felsefik olduğu doğru. Bu tip kitaplardan sıkılıyorsanız bile okumanızı tavsiye ederim. Özellikle son yarısı çok ilginç bir hal alıyor. Bazı sahnelerde kendimi sanki bir David Lynch filmindeymiş gibi hissettim.

Söylemeden geçemeyeceğim, en çok hoşuma giden sahnelerden birisi dişi karakterimiz Hermine'yle ikinci buluşmaları. Spoiler sayılmayacağı için buraya yazmakta sakınca görmüyorum. Kızımız Harry'ye adını söylemek yerine bir tahminde bulunmasını istiyor ve Harry de doğru ismi buluyor. Ben insanların görünüşleriyle isim bağdaştırma oyununu çok sevdiğim için bu kısım çok hoşuma gitti, bunu da paylaşayım.

..Ne var ki, en nahifi de içinde olmak üzere hiçbir ben gerçekte bütünlük taşımaz, her ben çok yönlü bir dünyadır, yıldızlarla döşenmiş küçük bir gökyüzüdür, çeşitli biçimlerden, aşamalardan, konumlardan, değişik kalıtsal öğelerden ve değişik olanaklardan bir karmaşadır..Sayfa56

..Senin hoşuna gidiyor, senin için bir değer taşıyorsam, senin için bir ayna oluşturuyorum da ondan; içimde bir şey var, sana yanıt veriyor, seni anlıyor..Sayfa103

..Hiçbir hayvan yoktur ki, bir ara şaşırsın da ne yapıp edeceğini, nasıl davranacağını bilemesin. Hiçbiri sana yaranmak, kendini sana beğendirmek gibi bir amaç gütmez..Sayfa109

..Kendimi mutlu hissetmediğime şaşıyorsun, dans edebiliyorum çünkü, hayatın derinliklerine dalmadan yolumu izimi pek güzel bulabiliyorum..Sayfa121

..Zamanın aşılmasının, gerçeğe bağımlılıktan kurtulmanın, özlediğiniz şeye ne isim verirseniz artık, bunun kişilik dediğiniz şeyi üzerinizden sıyırıp atma isteğinden başka bir anlam taşımadığını kuşkusuz çoktan sezmişsinizdir. Kişiliğiniz, içine kapatıldığınız bir hapishanedir..Sayfa169

..Bir yazarın bir avuç kişiden bir oyun yazıp çıkarması gibi, dağılmış ben'imizin parçalarından yeni oyunlar, gerilimler ve sürekli değişen konumlarla yeni gruplar oluşturmaktayız..Sayfa185