Ekim 25, 2011

Karanlığın Sol Eli - Ursula K. Le Guin


Dili: Türkçe

Uzun zamandan beri okudugum ilk bilimkurgu romani oldu kendisi. Sadece bilim kurgu demek yeterli degil aslinda cunku cok onemli sosyal ve politik noktalara deginilmis. Hikayede, bir suru dunyadan olusan Ekumen'den Gethen (kendi deyimiyle Kış) gezegenine gelen elci Genli Ai'in, once Karhide daha sonra da Ortogoreyn ulkesinde yasadiklari anlatiliyor. Buzlar, hapisler vesaire.. Estraven var, Karhidenin surgun edilmis eski basbakani.
Her neyse, butun hikayeyi buraya ozetlemenin bir anlami yok ama bu kitabin sanirim en en en onemli objesi, Gethen gezegeni sakinlerinin cinsiyetsiz olmalari. Her ay kemmer denilen bir dongu icinde cinsellikleri aciga cikiyor, ve o sirada denk geldikleri insanla (veya kemmer sozu varsa o kisiyle) cocuk uretiyorlar. Bir kisi duruma gore erkek veya kadin olabiliyor. Birkac cocugun babasi olan biri, yarin obur gun hamile kalip anne olabiliyor. Buradan yola cikarak toplum bizimkinden cok farkli bir hal almis. Sosyolojik bakimdan cok iyi incelenmis.

Kitabin genel anlatim dili cok basit degil ama nasil anlatsam "kupkuru". Yazarla ilgili duydugum sey genel olarak mizahti ama anlasilan bu kitap icin gecerli degilmis. Ozellikle su son siralarda taktigim `muhendislik dunyasinda kadinin yeri` konusu uzerine cok cok iyi denk geldi..

Thomas More'un Utopyasinin bir degisik versiyonu oldugunu dusunuyorum ve tavsiye ederim.

..Bir erkek erkekliğinin dikkate alınmasını ister, bir kadın kadınlığının takdir edilmesini ister, bu dikkat ve takdir ne kadar örtülü, ne kadar dolaylı olsa da. Kış'ta böyle bir şey olamaz. Bir insan sadece insan olarak dikkate alınır ve değerlendirilir, ürkütücü bir deneyim bu..Sayfa89

..Karanlık, yalnızca gördüğünü sanan ama görmeyen ölümlü gözlerde vardır..Sayfa143

..İnsanları biliyorum, şehirleri, çiftlikleri, tepeleri, nehirleri ve kayalıkları biliyorum, tepelerdeli bir otlağın bir kenarında güz sonu güneşin nasıl battığını biliyorum; ama bütün bunları bir sınıra bağlamanın, ona bir ad takıp bu adı taşımayan yerleri sevmemenin ne anlamı olabilir? Ülkesini sevmek nedir; başka ülkeleri sevmemek mi? Öyleyse iyi bir şey değil bu..Sayfa180

..Ölümcül kışta buz örtüsü boyunca bir kızak çekmekle geçirdiğim o haftalar boyunca mutlu olduğumu söylemiyorum. Açtım, çok gergindim, çoğu kez kaygılıydım ve her şey daha da kötüye gidiyordu. Kesinlikle mutlu değildim. Mutluluk akılla ilgili bir şeydir ve yalnızca akıl kazanır mutluluğu. Bana verilen kazanamayacağınız, saklayamayacağınız ve çoğu kez ilk anda tanıyamadığınız bir şeydi; yani coşku..Sayfa204


Bu kitaba uygun muzik ise, dondurucu soguklar, ruzgar ve kasvet yuzunden ust oktavlardan sabit ve sonsuz bir "mi" notasi o kadar.

Ekim 14, 2011

Tatlı Rüyalar - Alper Canıgüz

Dili: Türkçe

Oğullar ve Rencide Ruhlar şöleninden sonra bu kitap açıkçası biraz sönük geldi bana. Kapağında yazan Psiko-Absürd Romantik Komedi tanımlamasına birebir uyuyor aslında. Absürd olmasına hiç itirazım yok hatta konu çok hoşuma gitti. Rüyasında paralel bir evrene gidip başka birisi olan bir adam var. Adam çıldırmış, evinde elektroansefalogram düzenekleri falan kurmuş ve bir gün bu iki evren arasında geçişin mümkün olduğunu anlamış. Hikaye çok güzel aslında. Fikir çok çok ilginç. Aşırı rüya görme bozukluğu olan birisi olarak inanılmaz hoşuma gitti. Değişik bölümlerde başkalarının yakınından anlatılmasını da seviyorum (başkalarının ağzından değil de, yakınından anlayın işte).
Şimdiye kadar söylediklerimden bir "ama" geleceği hissi uyandı sanırım. O zaman devam edeyim.
Ama hikayenin sonu olmamış Alper Bey. Bağlantı noktası beni hiç tatmin etmedi. Ha, büyük ihtimalle bir okur olarak ben de sizi tatmin etmemişimdir ama söylemek boynumun borcu. Sanki hikayenin sonuna kadar olanki 4/5lük kısmına çok uğraşılmış. Cümleler, kelimeler harika seçilmiş. Yine mizah.. Ama sonunda biraz aceleci mi davrandınız acaba? Yayınevi mi acele ettirdi sizi?

Unutmadan Oğullar ve Rencide Ruhlar'da bahsi geçen Beşiktaş'taki Muhittinin Yeri meyhanesinin burada da geçmesi çok hoş. İki kitap arası köprü.. İçerde oturam müdavimleri de aynı, güzel olmuş..

Neyse ben Oğullar ve Rencide Ruhlar'ı sevdim en çok bu da böyle biline..
Bu kitap hiçbir şarkı uyandırmadı kafamda, o nedenle pas diyelim.. (Tam bunu derken Radyo Eksen'de Oğullar ve Rencide Ruhlara atfettiğim Killers'ın Human'ı çalmaya başlar. Evet bu bir işaret...)



..Büyük bir matematikçi olmasına rağmen, hala sinirli bir adam olan müdürünün odasına gidiyor..Sayfa37

..."Niye olacak," diye ona doğru eğildi Tahtakafa. "Şimdi bu karılar buradan paraları toplayıp toplayıp kendi memleketlerine gidiyorlar. Sonra ne oluyor? Oradaki ekonomiyi canlandırıyorlar. Gavur bizden kazandığı dövizle füzeler, tanklar yapıp bizim düşmanlarımıza satıyor."..Sayfa116

..Çam yarması bilimsel bir konuda itirazda bulunmaktan dolayı duyduğu gururla çenesini kapatıp eleştirel bir tavırla kollarını göğsünde kavuşturdu..Sayfa127

Ekim 04, 2011

Oğullar ve Rencide Ruhlar - Alper Canıgüz


Dili: Türkçe

Murat Mentes kusura bakmasin ama (duyduguma gore cok yakin arkadasi) Alper Bey'i sanirim daha cok begendim.. Gul gul öldüm kitap boyunca! Neden derseniz, kucuk espirilerdense, anlatimi guldurdu beni. Bazi yerde kara mizah, bazi yerde masumiyet, bazi yerde uzuntu bazi yerde de saflik var. Yine de milyonlarca olasilik icinde kelimelerin o sekilde siralanmasi tek kelimeyle muthis!
Kitap 5 yasindaki bir cocugun agzindan anlatiliyor. Buyumus de kuculmus bir velet diyebiliriz. Nietzsche, Kafka, Gauguin, Baudelaire'den; devlet islerinden ve rusvetten; polis sorusturmalarindan ve sorumlu vatandasliktan; sokak cetelerinden; alkolden ve kadinlardan haberdar bir kerata. Isine geldigi gibi, herseyin farkinda olmasina ragmen, cocuk ayagina yattigi da oluyor. Muthis bir hayal gucu var. Kitapta ilgimi ceken en buyuk ozellik cocugun adinin olmamasi. Adi yok derken, vardir elbet ama hic bahsi gecmiyor ve acikcasi cok hosuma gitti.
Bir cinayet sorusturmasi var. Bizim ufakligin buldugu bir ceset. Garip savci ve babasini komunist oldugu icin Erzurum'a surmek isteyen devlet memur patronu karakterleri de cok hosuma gitti. Bunlar bir yana, mahalle yasantisini, sokaklararasi savas ve savas taktiklerini, futbol maclarini cok tatli anlatmis. Kansiz Cemalettin diye bir cocuk var mesela, bana benim kucuklugumu hatirlatti. Adi Cemalettin ya da Celalettin gibi birsey olan bir arkadasimiz vardi, biz ona "Gülüm" dedigimizden su anda gercek adini hatirlamiyorum ama butun bu kavgalar vesaire, nostaljik oldu.

Ote yandan, bu 5 yasina girdigi icin artik insanoglunun curume evresine girdigini dusunup bunalima giren ve gunlerini divanin altinda geciren bu cocugu tanistirmak istedigim bir baska kitap karakteri var: Murathan Mungan'in Yuksek Topuklar adli kitabindani 5 yasindaki"Tuğde".
Daha o yasinda adi, insanlari kullanmaya baslamis kart bir kari olusuyla hakkindan bir tek bu kitaptaki ufakligin gelecegini dusunuyorum.



...Zor dediği şeye baktım. Oya ile Kaya adında bir kitap müsveddesi.Toplam sekiz sayfa. Her sayfanın üst yarısına Oya ile Kaya adlı bön çocukların göl başında, eşek sırtında tasvir edildiği rengarenk resimler.Hemen altında da nal gibi harflerden oluşan beş altı satır yazı..Sayfa14


...Basamaklarla birlikte çevremde ışığa dair her şey tükendi. O zaman, nedense insanın Tanrı'yı görmeye katlanamadığı için ışığa ihtiyaç duyduğu gibi tuhaf bir fikre kapılıverdim. Karanlık Tanrı'nın ta kendisiydi. Size şahdamarınızdan daha yakın, her yerde olan ve gören, her zaman sizi sarmalayan başka kim olabilirdi ki? Siz onu göremezdiniz çünkü ışığın ardına saklanırdı..Sayfa100

...Gidip arkasında bir yerde dikildim. "Yakup Abi sen bu arabayı yıkıyorsun ama beş dakika sonra yağmur yağacak yine.."
"Yağsın, bir daha yıkarız." dedi bakkal ermişçe. O zaman anladım ki, böyle bir olasılık onu endişelendirmek şöyle dursun, mutlu ediyordu. O doğuştan araba yıkayıcısıydı. Ne var kihayat onu bakkallığa mahkum etmişti; pek çok müthiş kabzımalı milletvekilliğine mahkum ettiği gibi. Sistem yetenekleri heba ediyordu..Sayfa111

...Zaman su gibi akıp gidiyordu. Yüksel'e filmleri vereli bir hafta, kadınların kıçından işemediğini öğreneli iki yıl olmuştu..Sayfa131

...Ertesi sabah uyandığımda kendimi pötikareli bir gömlek kadar zavallı hissediyordum..Sayfa180


Muzik secimine gelince, o kadar degisik hissi hep beraber yarattigi icin aslinda bir potpori daha uygun olurdu gibime geliyor. Yine de, bu veledin insanliga olan nefreti ve cok bilmisligi ; ayrica kitabin insanda yarattigi "hop hop" duygusu nedeniyle sunu uygun buldum: