Mayıs 29, 2011

Görünmez Canavarlar - Chuck Palahniuk


Dil: Türkçe

Kitabı herkese tavsiye etmek dışında başka bir önerim var. Lütfen kitaba adam akıllı zaman ayırabileceğiniz zaman okuyun. Akşamları uyumadan önce 2-3 sayfa okuyup, haftalarca sürünecekse hiç başlamayın daha iyi. Chuck Palahniuk'un zekasına ne kadar hayran olduğumu kelimelere dökmem mümkün değil. Bu kadar gelgitli bir kitap yazabilmek ve kurguyu iyi muhafaza edebilmek her baba yiğidin harcı değil. Aslında kitapta tek bir hikaye var ama hikayenin başından sonundan ortasından öyle serpiştirerek yazmış ki insanın başı dönüyor. İşte tam da bu yüzden kısa zamanda okunması gereken bir kitap. Tutunamadığınız anda yok olup büyük bir hazineden mahrum kalabilirsiniz. Sonuç olarak: Müthiş!

Türkçe'ye çevirene not: "Emlakçı" kelimesi yerine niçin "Emlakçi" yazıp, ısrarla çekim eklerini de yanlış eklediğinizi merak ediyorum. Türkçe'nin hangi şivesinde "Emlakçi" deniyor?


..."Kazadan hemen sonra kendi kanımın, sümüğümün ve dişlerimin arabanın ön camına yapıştığını gördüm ama izleyici olmadan histeri krizi geçirmek imkansızdır. İnsanın kendi başına paniğe kapılması, boş bir odada kendi kendine gülme krizine tutulmasıyla aynıdır. İnsan kendini gerçekten aptal hisseder."... sayfa37

..."Brandy "Anlamıyor musun? Hayatı doğru düzgün yaşamak için eğitilmişiz biz. Hata yapmamak için," diyor. Brandy, "Ne kadar büyük bir hata yaparsam, o kadar kurtulma ve gerçek bir hayat yaşama şansım olacağını fark ettim," diyor."... sayfa178

Mayıs 19, 2011

Yeniçeri - Hakan Kağan



Dil: Türkçe

Hakan Kağan Bey'i bu kitapta biraz kutluyorum biraz da "malesef olmamış" diyorum. Durum tasvirlerinde neredeyse İhsan Oktay Anar gibi eski İstanbul'u anlatırken, olay örgüsünün anlatılması mevzusunda kendini biraz geliştirmeli. Aynı Cem kitabında olduğu gibi, olayın kendisinden çok birşey anlamadım ama seyyar meyhanelerden, meyhane muhabbeti tasvirlerinden, Bektaşilerin dervişlerin kabul törenlerinden, ocaklardan bahsettiği kısımlardan inanılmaz zevk aldım. Bu kitap için "yaaaaaaaani" yorumu yapıyorum.


...
"İçmeye sebep mi yok?" Bunu öylesine söylemişti ki halinde tavrında köpek taşlayan çocukların pervasızlığı vardı.
"Sebep kalmasa 'şerefe' kadeh tokuşturulur, değil mi baba?"
"Dünyanın düzeni böyle..."
...

Mayıs 05, 2011

Beyoğlu Öyküleri - Derleme: Semih Gümüş

Dil: Türkçe

2010 eylülünde ciğerpare Anlamımın verdiği doğum günü hediyesi bu kitap. Mini mini, ciltli ve kalın saman kağıdı misler gibi kokan, içinde Beyoğlu tarihi barındıran koca bir dünya. Çoğu cumhuriyet dönemi sonrası yazılmış 11 yazardan 11 öykü var. O zamanki yazarlar mı daha edebiydi yoksa okurlar olarak biz mi aptallaştık bilmiyorum ama günümüzün çoğu piyasa kitabı gibi akıcı şıp diye okunmuyorlar. Bu söylediğim kesinlikle kötü birşey değil. Bütün cümleler edebi, üzerinde emek olan kelimelerden oluşuyor. Öykülerde Beyoğlu'ndan, arka sokaklarından, hayattan, farelerden, yas tutan Hristiyan kadınlardan, Tünel'e binince hayatının en büyük mutluluğunu yaşayan boyacı çocuktan, kuş olup uçan Hristo Efendi'den, evlenemeyip kocamış makyajlı hanımlardan, Sait Faik'ten, Orhan Veli'den, Beyoğlu karakolundan, açık saçık filmlerin gösterildiği sinemalardan, Beyoğlu'nun yağmur sonrası kokusundan ve daha binlerce şeyden bahsediliyor. En beğendiğim hikayeler şöyle: "Tüneldeki Çocuk - Sait Faik Abasıyanık", "Geçmiş Zaman Olur ki - Cihat Burak", "Mösyö Hristo - Nazlı Eray".


"... Beyoglu kokusu. Icin icin kuflenen, gizli gizli curuyen eski yapilarin kokusu. Ukalaca genellemeler dugmesine bastim, "Eski sehirler boyle kokar"diye bir camurlu sakiz cikti makineden. Sakizi karsi catiya attim, camuru kaldi. Ukalaca genellemelerde de bir dogruluk payi vardir..." - Bilge Karasu