Ekim 21, 2010

Parfümün Dansı - Tom Robbins

Dil: Türkçe

Felsefe, mitoloji, tarih, psikoloji her şey var bu kitapta. Adamın anlatış şekli de normal dışı ve çok güzel. İtiraf etmek gerekir ki her seferinde kendimi tamanlamıyla veremediğimden, derin felsefik yerleri tam anlayıp üzerine düşünemedim. Bir kez daha okunsa eminim atlanmış birçok detay ortaya çıkacaktır. Tanrı Pan'dan garson kızlara, kokuların etkilerinden ölümsüzlüğe kadar herşeyin olduğu bir kitap. Kitap çok eski çağlardan günümüze kadar geliyor ve ölümsüzlüğü başarmış Alobar ve Kudra çifti üzerinden devam ediyor. Yapılan benzetmeler (ucuz köpek maması gibi hissetmek, kahverengi olmama çabası vs) benim kafama çok yattı :) sevdiğim türden. Tekrar okunmalı diye not düşüyorum ama belki biraz zaman geçtikten sonra.

Ekim 19, 2010

Kar Kokusu - Ahmet Ümit

Dil: Türkçe

Nedense alıştığım muhteşem Ahmet Ümit kitaplarından çoook uzak. Kitabın karakterlerini çok sevdim. Türkiye'den kaçmak zorunda kalmış komünistler Moskova'da eğitim görüyorlar. Leonid (Lenya) adlı rus ve çok güzel türkçe konuşan öğretmen var. Karakterleri çok sevdim dediğim gibi ama olay örgüsü çok zayıf kalmış be Ahmet Bey. Ben sorularımı sorduğumda hiç cevap alamadım! Ama güzel bir gözlem üzerine yazılmış olduğu belli. Sanırım bir süre orda eğitim görmüş yazarımız. Yine de sonraki kitaplarının olay örgüsü çok daha iyi. Kendini geliştirmiş belli ki. Okunsun derim en azından o güzelim insanları tanımak adına.

Ekim 17, 2010

Aylak Adam - Yusuf Atılgan

Dil: Türkçe

Başlarda yazarın diline alışmak zor. Ardarda gelen cümlelerde kullanılan farklı zaman kipleri akıcılıktan uzak kalıyor. Ancak diline ve imlasına alıştığım zaman güzelce gitti kitap. Bitsin istemedim. 50lerin sonunda İstanbul'da, ailesinden miras kalan parayla aylak yaşayan bir adamın hikayesi. Hani insanın morali bozuk olduğunda yalnız kalınca kendini oyalamaya çalışır. Ama çok zordur aslında. Bu adamın hayatı öyle. C. Adı bu kadar: C. Sanatçı dostları var. Bütün gün aylak aylak geziyor. İnsanları izliyor. Takip ediyor. Hoşuma giden bir yönü de bir yerde etraftaki insanlara meslekler uydurması. Restoran, tramvay, sokak neresi olursa. Başka güzel bir sahne de, bir pastaneye oturup, bir sokak köşesine bakışlarını dikip: "orada birşey olacak" demesi. Sonra orda gördüğü 2 kızdan birini takip ederek bir ilişki yaşıyor. İlginç bir adam, çok konuşmuyor. Oldukça değişik, yalın bir roman. Yalın karakterler. Dediğim gibi, dili son zamanlarda yazılanların belki de yapmacık akıcılığından uzak. Biz de öyle alıştığımızdan sorun gibi geliyor ama değil.

Ekim 16, 2010

Suskunlar - İhsan Oktay Anar

Dil: Türkçe

Harika! Tek kelimeyle muhteşem!! Tekrar okuyup, arada kalmışları anlamak gerek. "Beni siz mi çağırdınız?" hikayesine bayıldım! İkinci okumamdan sonra yapıcağım yorumların daha sağlıklı olucağına inanıyorum. Bir sonraki sefere kadar hoşçakalııııııın!

Ekim 07, 2010

Kırmızı Pazartesi - Gabriel García Márquez

Dil: Türkçe

Yazara olay örgüsü konusunda hayran kaldığımı belirtmekte fayda var. Aslında basit bir konusu var: bir namus cinayeti. Birsürü farklı kişinin ağzından bir ileri bir geri gidiyor hikaye. Üstelik, kitabın içinde bölüm de yok, başlayıp bitiriyorsun. Yine de okuyucu olarak hiçbir şekilde kaybolmadım okurken. Güzel kitap okunmalı.

Ekim 02, 2010

Amat - İhsan Oktay Anar

Dil: Türkçe

Çooook güzel! Yine eski zamanlar, yine ufak hikayelerin muhteşem birleşmesi. Kitap denizde Amat adlı gemide geçiyor. Dolayısıyla çok fazla denizcilik terimi kullanılmış. Anladığım kadarıyla, eski denizcilik (yelkenliler zamanı) jargonu üstelik. İhsan Abi çok hakim, şaştım kaldım doğrusu. Her seferinde sözlüğe bakamadığımdan, savaş sahnelerini vesaire gözümün önünde canlandıramadım ama yine de çok etkileyici. Çok çok felsefik öğeler var içinde, ölüm ve ölümsüzlükle ilgili. Üzerine düşünmek gerek. Yeniden okunmalı. Ve tekrar: çok güzel!